Necdet Topçuoğlu

Tarih: 18.08.2025 18:14

ABD BÜYÜKELÇİSİ THOMAS BARRACK UYARILMALIDIR

Facebook Twitter Linked-in

ABD BÜYÜKELÇİSİ THOMAS BARRACK UYARILMALIDIR

Necdet Topçuoğlu

Türkiye de Büyükelçi ve Elçiler 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 59. Maddesine göre istisnai memurluklar kapsamındadır. Bu çerçevede, atama yetkilisi olan Cumhurbaşkanlığı Makamı Kararname ile bu görevlere istediği kişiyi atama yetkisine sahiptir. Bu nedenle toplumda şaşkınlıkla karşılanan bazı kişilerin nasıl Büyükelçi olarak atandı diye merak edilmesinin yasal bir dayanağı yoktur. Büyükelçiler bir devletin bir başka devletteki en üst düzey temsilcileridir. Eski tabirle ‘’sefer-i kebir’’ olarak da bilinmektedirler.

Herhangi bir ülkeye atanan Büyükelçinin göreve başlaması, kendi devlet başkanı tarafından verilen güven mektubunu, görev yapacağı devletin başkanına takdim etmesinden sonra başlamaktadır. Aralarında diplomatik gerginlik olan ülkelerin Büyükelçilerinin güven mektubunun kabul edilme süreci bazı hallerde uzamaktadır. Güven mektubu takdim işlemi, büyükelçinin atandığı ülkede düzenlenen özel bir tören esnasında yapılmaktadır. Güven mektubu, atamayı yapan devlet başkanının o diplomata itimatnamesi anlamına gelmektedir.

Büyükelçilerin görev yaptıkları devlet de, kendi devlet başkanlarını temsil etmek, taraf ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel bağların güçlenmesine katkıda bulunmak, Büyükelçilik kurumunu yönetmek gibi görevleri bulunmaktadır. Büyükelçiler görevlerini Dışişleri bakanlığının görev ve yetkilerini tanımlayan Kanun çerçevesinde yürütmektedirler. Ayrıca Türkiye 1984 yılında 3042 sayılı Kanunla, 18 Nisan 1961 Tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesine taraf olmayı kabul etmiştir. Bu sözleşmenin 41 ve 42’inci maddelerine göre Büyükelçiler görev yaptıkları ülkelerin iç işlerine karışamazlar ve kendi nam ve hesaplarına ticari faaliyetlerde bulunamazlar.

Büyükelçilerin atanmaları, görevleri ve tabi oldukları mevzuatı izah ettikten sonra, son günlerde ABD'nin Ankara Büyükelçisi Thomas Barrack'ın sergilediği davranışlara bir göz atalım. Adıgeçen Büyükelçi aynı zamanda Başkan Trump'ın Suriye Özel Temsilcisi olarak görev yapmaktadır. Tavır ve davranışları Büyükelçiden çok, gittiği ülkelerde iş bağlamaya çalışan tüccar görüntüsü vermektedir. Sürekli Türkiye'nin bağımsızlığının temeli olarak kabul edilen Lozan Antlaşmasına dil uzatmaktadır. Türk Kimliğinin terk edilerek, Osmanlı dönemindeki ümetçiliğe dönülmesini tavsiye etmektedir. Fener Rum Parikhanesini ziyaretinde, 'ekümenik' ifadesini kullanması, Türkiye’nin uzun süredir reddettiği bir tanımdır. Ayrıca ziyaretin içeriği ve zamanlaması diplomatik açıdan oldukça dikkat çekicidir.

Diğer yandan Ortadoğudaki ulus devlet yapıları İsrail'in güvenliğini tehdit etmektedir diyerek, İsrail adına Türkiye'nin üniter devlet yapısına dil uzatmaktadır. Söz konusu Büyükelçi yapmış olduğu bütün hukuksuz davranışlar Viyana Sözleşmesi'ne aykırıdır. Bu diplomat Dışişleri Bakanlığınca uyarılmalıdır. Türkiye bir Üçüncü Dünya ülkesidir, nasıl olsa bir yaptırım uygulayamaz. Ben istediğimi yaparım cüreti verilmemelidir. Uluslar arası hukuk kuralları düzenlenirken küçük devlet, büyük devlet ayrımı yapılmamıştır. Uygulamada da yapılmamalıdır.

Aslında işlenilen bu hukuksuzluklar Thomas Barrack'ın “Persona Non Grata” yani istenmeyen adam ilan edilmesini gerektirmektedir.  Bunun olmasını istemek kolay değildir. Cumhurbaşkanı Dışişleri Bakanına böyle bir talimat verdiği takdirde  bu Büyükelçi Türkiye’yi 24 saat içinde terk etmek zorundadır. Mütekabiliyet, yani karşılıklılık esasına göre, ABD de Türkiye’nin Büyükelçisini istenmeyen adam ilan etme hakkına sahiptir. Bu olay diplomaside en üst perdeden restleşme anlamına gelmektedir. Halbuki çözüm odaklı diplomaside müzakereler, en alt perdeden başlayarak kademe kademe yükseltilmektedir. Bunun amacı çözüme fırsat imkanı sağlamaktır. Sorunun çözülmesine en alt seviyeden başlanmalıdır.

Devletlerarası ilişkiler, uluslar arası hukuk kuralları çerçevesinde yürütülmelidir. İlişkilerde diplomatik dil kullanılmalı, duygusallığa ayrımcılığa yer olmamalıdır. Büyükelçiliklerin bulundukları binalar kimin topraklarında olursa olsun, o binaların içinde ilgili ülkelerin kararları geçerlidir. Hiçbir ülkenin Büyükelçisi bir başka ülkede hukuk dışı özel muamele göremez. Bu görevler uluslar arası hukuk kuralları çerçevesinde yürütülmektedir. Bu nedenle ortaya çıkan sorunlara, hukuk ve diplomasi temelinde yaklaşılmalı, geri dönülmez diplomatik çıkmaz sokaklara girilmemelidir. Sonuçta devletlerarası ilişkiler karşılıklı çıkar esasına dayanmaktadır. Soğukkanlı ve sağduyulu yaklaşımın faydalı olacağı düşünülmektedir.

Yakın geçmişte Türkiye’nin de taraf olduğu bazı “Persona Non Grata” uygulamaları meydana gelmiştir. 2013 yılında Mısır, Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı’yı “Türkiye’nin Mısır'ın içişlerine karışmasını” gerekçe göstererek “istenmeyen adam” ilan etmiş, bu karara karşı Türkiye de misilleme yaparak Mısır’ın Ankara Büyükelçisi Abderahman Salaheldin’i “Persona Non Grata” ilan etmiştir.

2016 yılında Bulgaristan, ülkede görevli bir Türk diplomatı, sosyal işlerde görevli olduğu halde din işleriyle ilgilendiği gerekçesiyle “istenmeyen adam” ilan etmiş, Bulgaristan’ın bu kararına karşı Türkiye de, Bulgaristan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda görevli bir konsolosu “istenmeyen adam” ilan ederek jet hızıyla karşılık vermiştir. Bu açıklamadan sonra Büyükelçiler karşılıklı olarak Dışişleri Bakanlıklarına çağrılmıştır. Türkiye geçmişte uluslar arası hukuktan doğan haklarını tereddüt etmeden kullanmıştır. Büyük devlet, küçük devlet ayrımı yapmak bir tercih değildir.

Diplomatların istenmeyen adam ilan edilmeleri konusunu özetle hukuk ve diplomasi temelinde açıklamaya çalıştım. Bu konu mümkün olduğunca basite indirilerek anlatılmaya çalışılmıştır. Aslında konu oldukça teknik bir konudur. Ancak konunun teknik detaylarını bilenlerden bir açıklama gelmesi beklenmemektedir. Ticari ve diplomatik ilişkilerimizin en üst seviyede olduğu ABD ile derin sorunlar yaratma potansiyeline sahip olan bu konu daha fazla tırmanmadan çözüme kavuşturulmalıdır. Thomas Barrack Dışişleri Bakanlığına çağrılarak uyarılmalı ve hukuka uyulmalıdır.

(13, Ağustos, 2025-Ordu)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —