DİPLOMA KALPAZANLIĞI
Necdet Topçuoğlu
Kalpazanlık, sahte para basma ve basılmış sahte parayı piyasaya sürme işlemidir. Halk arasında yaygın tabiriyle kalpazanlık olarak bilinen suç, Türk Ceza Kanunu md. 197'de tanımlandığı şekliyle “Parada Sahtecilik” suçudur. Piyasadaki sahte parayı bulmanın bilimsel yöntemleri vardır. Bu konuda eğitim almış uzmanlar, kalp parayı kolaylıkla tespit etmektedirler. İşlenen suçun Kanuni karşılığı olduğu için uygulanacak kurallar bellidir.
Şimdi birde uzun yıllardan beri var olduğu tahmin edilen, "diploma kalpazanlığı" karşımıza çıkmıştır. Bu konuda Türk Ceza Kanununda düzenlenmiş bir madde bulunmamaktadır. Ancak işlenen suçun, TCK md. 204 resmi evrakta sahtecilik kapsamında ele alındığı bilinmektedir. Hukukçu dostlarımın konuya açıklık getirmesi için bu kadarla yetinmek istiyorum. Asıl olan sistemde boşluk bırakılmamalıdır. Nerde bir boşluk varsa o boşluk çıkar çeteleri tarafından doldurulmaktadır. Hatta Kanunsuz suç olmaz denilerek, diploma kalpazanlığının suç sayılamayacağı iddia edilmektedir.
Diploma kayıt ve güvenlik sisteminin güvenilir olmadığını gören çıkar grupları, sahte para basar gibi diploma üretmektedirler. Ben çok uzun yıllardan beri sahte diplamaların para karşılığı satıldığını duyuyordum. Özellikle çocuğum er olarak askerlik yapmasın diyen zenginlerin, para karşılığı diploma aldıkları konuşulurdu. Her talep kandi arzını yaratmaktadır. Bu suçu işlemeyi göze alanlar, en az bir Avukat kadar konunun hukuki altyapısını incelemektedirler. Suça ödül, bedel konusu olarak bakmaktadırlar. Elde edilecek kazanç, alınacak cezadan daha kârlı ise, hiç tereddütsüz suç işlenmektedir.
Gerçek diploma ile diploma sahibinin mesleki konularda yaptığı açıklamalar birbiriyle örtüşmektedir. Hakkı ile Hukuk Fakültesini bitiren bir hukukçu, sahte diploma sahibini konuşmalarından büyük bir ihtimalle anlamaktadır. Gerçek eğitimi alan ile almayanlar hemen fark edilmektedir. Diplomayı bakkaldanmı aldın diye sorulmasının nedeni, bu bilgisizliğin anlaşılmasıdır. Söz konusu suç, hakkına razı olmayanların yaptıkları bir ahlaksızlıktır.
Ben deneyimli bir Ziraat Yüksek Mühendisi olarak, Ziraat Fakültesi eğitimi alanları ve almayanları %100 ihtimalle tespit eder, şüpheli sınıfına dahil edebilirim.. Mesleğin her mezun tarafından bilinmesi gereken kilit noktaları vardır. O noktalarda saçmalayanlar kendilerini ele verirler. Ayrıca her mesleğin diploması satılmaz. Para kazanan meslekler olmalı ki, verilen parayı amorti edebilsin. Bir konuda sektör oluşabilmesi için, potansiyel para kazanma imkânı olmalıdır. Bu tür ahlâksızlıkların hangi kesimler tarafından yapıldığı bilinmektedir. Ancak korundukları için üzerlerine gidilmemektedir.
Diplomanın varlığını görmek gerçek olduğu kararını vermek için yeterli değildir. Bunu doğrulayan farklı belgeleri de görmek zorunludur. Bu konu mutlaka para kalpazanlığında olduğu gibi, Kanuni dayanağa bağlanmalıdır. Sistemdeki kalpazanlığa yol açan bütün delikler kapatılmalıdır. Eğitimin Devlet veya Özel kurumlar eliyle yapılması fark etmemektedir. Söz konusu olan ahlaki çürümüşlüktür. Diploma kalpazanlığı cezalarının çok ağır para ve hapis cezası karşılığı olmalıdır.
Bu sahtekârlığın çıkar ilişkisine dayanan boyutundan daha önemlisi, uygulamadaki sonuçlarıdır. Sahte diplomalı bir Hakimin verdiği kararlar ne olacaktır? Sahte diplomalı bir eğitimcinin verdiği notlar ve mezun ettiği öğrencilerin sorunları nasıl çözülecektir, bütün bular derin sorunlardır. Konu ile ilgili görüşlerini
sorduğum yurttaşlar, önemli değil diyorlar. Neden diye sorduğumda, balık baştan kokar, diploma olmadan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan bile olunuyorsa tuz kokmuştur diyorlar. Bir ülkede hukuk sistemi çökerse işte sonuç böyle olmaktadır. Herşeyin güven altında olduğu ve hakkın adaletin sağlanacağı hukuk sistemi yeniden kurulmalıdır.
(04, Ağustos, 2025-Ankara)