Necdet Topçuoğlu

Tarih: 26.12.2025 16:52

İNGİLİZ EXETER ÜNİVERSİTESİ BÖL VE YÖNET MERKEZİDİR

Facebook Twitter Linked-in

İNGİLİZ EXETER ÜNİVERSİTESİ BÖL VE YÖNET MERKEZİDİR

Necdet Topçuoğlu 
Emekli Müsteşar
Sayıştay Uzmandenetçisi

Anadolunun deĝişmez kaderi "sürekli olarak göç almasıdır". Çünkü bu yarımada kıtaları birleştiren bir köprüdür. Avrupadan Asyayaya, Asyadan Avruaya gidenler hep Anadoludan geçmişlerdir. Geçemeyenler bu kadim topraklarda kalmışlardır. İşte bu nedenle Anadolu, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. 
 
1800'lü yıllarda başlayan bu göç hareketleri ile Anadolunun birçok güzellikleri de yok olup gitmiştir. Göç hareketlerinin arkasında önceleri İngiltere, sonraları ise Almanya ve ABD'nin parmaĝı olmuştur. Osmanlının yıkılışının ardında da bu göçlerin büyük etkisinin olduğunu söylemek mümkündür.

Balkan savaşından sonra Anadoluya ilk göçler başlamıştır. O göç edenler içinde bulunan ingiliz ve Alman işbirlikçileri, yıllardır kardeşçe yaşayan Türk ve Ermenileri birbirine karşı kışkırtmışlardır. Bunun en iyi örneĝi 1895 ve 1905 yıllarında Malatya'da merkezi bazarın yakılmasıdır. Çoğunu Ermenilerin oluşturduğu esnaf(%90) hedef alınmış ve Anadolu da Türk Ermeni düşmanlıĝının temelleri atılmıştır.

Ermenilerden boşalan yerlere yerleştirilen ingiliz uşaklıĝı yapan göçmenler, bu defa kürtleri hedef almış, Şeyh Sait gibi  insanları Türklere karşı örgütleyip Türk-Kürt ayrımının ateşini yakmıştır.
Ancak bunlarla da kalınmamış, Türkü en zayıf yerinden vurmak isteyen ABD, Afganistan'ı yıkmak için "Asya Vakfı" nı kurmuş, Talibanın kuruluşunu hazırlamıştır (1978). Türkiye de o pastadan nasibini Fettullah Gülen ile almıştır.

İngiltere ise Exeter'de "kũrt enstitüsünü" kurarak şu anda PKK'nın liderlerinden Cemil Bayık gibileri eĝitmiş, Aynı dönemde Abdullah Gül, Fehmi Koru ve Hulisi Akar da  Exeter'de okumuşlardır. Bunların hiç birisi rastlantı değildir. Bu kişilerin eğitimlerinin Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş tarafından organize edildiği bilinmektedir. Exeter, "böl ve yönet" eğitim politikasını esas alan dünyada tek üniversitedir.

Türkiyeyi Türk-Ermeni,Türk-Kürt ayrımı ile yıkamayacaklarını gören  bu misyoner odakları, Alevi-Sünni çatışmasını istemektedirler. Gerçi o istekleri için ilk adım 1972 yılında atılmış, Sünni ülkücülere Alevi ülkücü Ali Balsever'i öldürterek denemişler başarılı olamamışlardır. Olayların tarihini bilmeden, günümüz ve gelecek politikaları hakkında doğru kararların verilmesi mümkün değildir.
  
Şimdi yine 200 yıl önceki proje ile ülkemize oyun oynanmak istenmektedir. BOP çerçevesinde, Exeter destekli bu politika halen yürütülmektedir.
Son on yılda Türkiye 10 milyondan fazla göçmen almıştır. O göçmenlerin çoğu vatanı için savaşmaktan kaçan ve çaresizliklerinin verdiĝi ruh hali ile birer canlı bomba durumundadırlar. Zaten onlar bombalandıkları için Türkiye'ye kaçmamışlar, kaçmaları için bombalanmışlardır. Ülkelerinde durumlar düzeldiği halde geri dönmemişlerdir.
  
Türklük olgusu ise devleti yönetenler tarafından yavaş yavaş yok edilmektedir. Ne yazık ki, MHP'nin de buna destek verdiğini söylemek zorundayım. Gelen göçler ve ülkenin güzelliklerine yapılan kötülük artık gözlerden kaçmamaktadır. Milleleri millet yapan en önemli değer kültürdür. Göçmen toplulukların kültürleri yoktur. Onların kültürleri mekânsızlıktır. Bir milletin adı yoksa devleti de yoktor. Adı göçmenistan olan bir ülkenin, Avrupa önlerinde "tampon göçmen drposu" ülke olmaktan başka bir özelliği yoktur.

Yanlıştan dönmek için daha geç deĝildir. Bu Millet en zor günlerinde birlik olmasını bilmektedir. Ancak kötülerin içimizden olması ve seslerinin Vatanın gerçek sahiplerinden yüksek çıkması bizi aldatmamalıdır. Azınlıklar birbirlerine sarılarak ayakta kalırlar. Türkler yıllarca çoğunlukta olmanın vurdumduymazlığını yaşamıştır. Öz yurdumuzda azınlık olmak istemiyorsak, birlik olmanın tam zamanıdır.

Yunanı Ege Denizine döken bu yüce Millet, ayrılıkçı hainlere de derslerini verecektir. Sessizliği çaresizliğinden değildir. Sorunun devleti yönetenler tarafından çözülmesini beklemektedir. Türk Milleti bu eğitilmiş milis gruplarının efendileri tarafından gönderilmiş gizli bir istila ordusu olduğunun farkındadır. En kritik zamanda hızla organize olmaktadırlar. Türkiyenin uyuşturucu belâsına bulaşmsı bu narko göçmenler yüzünden olmuştur.

Devleti yönetenlerden beklentimiz, iş işten geçmeden tehlikenin farkına varmalarıdır. Dikkat edilirse son günlerde meydana gelen uçak kaza kırımları, gemi vurulmaları, hava sahamızda cirit atan İHA'lar savaş kışkırtıcılığıdır. Milletimiz Lozan Antlaşması ile elde ettiğmiz hakları korumak için bir savaş vereceğe benzemektedir. Ancak sınırlarımız aynen kalırmı pek emin değilim. Bize düşen sudan sebeplerle ayrışmamaktır. Safları sıklaştırmak ve bu son Türk Yurdunu canımız pahasına korumaktır.

(26, Aralık, 2025-Ankara)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —