Necdet Topçuoğlu

Tarih: 22.10.2025 02:58

KEŞKE SEÇİM KADAR BAYRAĞI SORSALARDI

Facebook Twitter Linked-in

KEŞKE SEÇİM KADAR BAYRAĞI SORSALARDI

Necdet Topçuoğlu

Cumhur İttifakı KKTC Cumhurbaşkanlığına Ersin Tatar'ın ikinci defa seçilmesi için bütün ağırlığını koymuştur. Ancak sınırlı imkanlarla mücadele eden Tufan Hürerman'ın seçilmesini önleyememiştir. İktidarın KKTC'ye saray yaptırması bile ters etki yaratmıştır. Bu seçim,  bağımsızlığın biyata karşı galibiyeti olarak değerlendirilmelidir. Rauf Denktaş'a yapılan vefasızlık aklıma geldikçe, sonuçtan memnun olduğumu ifade etmek istiyorum. KKTC yönetimine kim seçilirse seçilsin, Türkiye ile birlikte hareket etmek zorundadır. Bu nedenle endişeye yer yoktur.

Osmanlı döneminde yaşanmış bir olaydan örnek vermek istiyorum. Bordosuna Türk Bayrağı çekilmiş olan bir gemi düşman tarafından batırılmıştır. Konu Osmanlı Meclis-i Mebusanı’na getirilmiştir. Bir Mebus söz alır ve Hükumeti sert bir şekilde eleştirir. Eleştirileri cevaplamak üzere Hariciye Nazırı söz alır ve kürsüye gelir. Meseleyi epeyce dolandırdıktan sonra, o gemi zaten hurda ve çürüktü, bu kadar tepki duymanızı gerek yoktur diye olayı geliştirmeye çalışır.

Eleştiren milletvekili tekrar söz alır ve kürsüye gelir. Yüce Meclisin Sayın Mebusları, ben hariciye nazırının bahsettiği çürük gemiyi değil, o geminin bordosunda asılı bulunan Bayrağımızı sormuştum der ve kürsüden iner. Bayrak bir Milleti temsil eden semboldür. Bayrağı itibarsızlaştırmak Milleti itibarsızlaştırmaktır. Buna kimsenin hakkı yoktur. Devlet kültürümüzde en zor şartlarda bile Bayrağımızın onurunu korumak vardır. Atalarımızın bu tutumu, bütün nesillere ders olmalıdır.

Daha önce Sedat Peker’in adını ifşa ettiği, karanlık işlerin adamı olan ve uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığı iddia edilen Halil Falyalı, bir suikast sonucu öldürülmüştür. Bunda yadırganacak bir durum yoktur. Sonuçta ‘’su testisi, su yolunda kırılır ’’Ancak bizi yaralayan, bu uyuşturucu baronunun tabutuna, Türk Bayrağı’nın örtülmüş olmasıdır. Bu nasıl bir devlettir ki, böyle bir oldu bittiye sesini çıkarmamıştır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kara para aklama, uyuşturucu ve kumar gibi kirli işlerin döndüğü bir ‘’Narko Devlet’’ durumuna gelmiştir. Bu yapı ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olan kim varsa kınanmalıdır. Bir baronun cenazesine bütün devlet erkanı katılmıştır. Bu utanç verici bir durumdur. Her ne olursa olsun, biz bir baronun öldürülmesi ile ilgilenmiyoruz. ‘’Biz devletimizden o tabutun üstüne örtülen bayrağımızın hesabını soruyoruz.’’ Duyarlı bir yurttaş olarak bunu sormak hakkımızdır.

Türk Bayrağı, Türk Milleti’nin itibarıdır. Her tabutun üzerine örtülecek bir kumaş parçası değildir. Rengini şehitlerimizin kanından alan Bayrağımızı itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Bayrağımıza hakaret, Milletimize hakarettir. Bu hakareti bize reva görenlere, misli ile iade ediyorum. Siyasetin finansmanını narkotikten sağlayanların, Vatan ve Bayrak dertleri yoktur. Bu rezaleti sadece biz değil, bütün dünya bilmektedir. Bizim kumarhane ve narko devlet olarak gördüğümüz bir ülkeyi, başka devletler neden tanısınlar.

Aslında yakından bildiğim KKTC sosyolojisini çok nitelikli olarak görmüyorum. Buna rağmen KKTC seçmeni Türkiye'ye, burası sizin kumar çöplüğünüz değil demiştir. Bir siyasetçimiz, KKTC Meclisi toplanıp, seçim sonuçlarını tanımasın ve Türkiye'ye bağlanmak istediğini ilan etsin diye buyurmuştur. Keşke seçim sonuçlarıyla ilgilendikleri kadar, Bayrağımız uyuşturucu Baronunun tabutuna örtüldüğünde de tepki gösterselerdi. Anavatanda Türk, Kürt federasyonunun önünü açma eğiliminde olanların, Yavru Vatanda federasyona karşıymış gibi görünmeleri samimi görülmemektedir. KKTC'yi Türkiye’ye bağlamadan önce, kumar ve narko mafyaya yer bulunması gerekir.

(21, Ekim, 2025-Ordu)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —