Necdet Topçuoğlu

Tarih: 09.12.2025 02:45

SURİYE DE SAVAŞ RÜZGÂRLARI ESİYOR

Facebook Twitter Linked-in

SURİYE DE SAVAŞ RÜZGÂRLARI ESİYOR

Necdet Topçuoğlu

ABD'nin girdiği yerde savaşlar bitmez. ABD Bölgeden ayrılsa da savaşlar devam eder. Çünkü emperyalizmin hazırladığı plân bunu gerektirmektedir. Ortadoğu da, Büyük Ortadoğu Projesinin dışında savaş söz konusu değildir. Planın Suriye ayağında uygulamalar devam etmektedir. Nelerin olup bittiğini alamak için kâhin olmaya veya savaş uzmanı olmaya gerek yoktur. ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack'ın konuşmalarını izlemek yeterlidir. Bu zat, Ortadoğu da ulus devlet istemiyoruz demektedir. Bunu söylerken Türkiyenin geleceği hakkında da yönlendirmeler yapmaktadır.

Türkiyeyi yönetenlerin aklından geçenleri de, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın konuşmalarındaki şifrelerden anlıyoruz. Fidan, "ABD'nin Suriye de olmasını istedikleri ile bizim istediklerimiz örtüşmektedir" demektedir. Halbuki dışarıya yansıyan hiç de öyle görünmemektedir. Biz Türkiyenin Ahmet El Şara yönetimini desteklediğini zannediyoruz. Hakan Fidan da bir ülkede iki ordu olmaz demektedir. Bu durumda Suriye Demokratik Güçleri (SDG)' yi oluşturan kürt grupların Suriye Ordusuna katılmaları gerekmektedir. Ancak kazın ayağı hiçte öyle görünmemektedir. ABD neredeyse yüz yıldır kurmaya çalıştığı SDG ordusunun yok olmasına izin veremez. Bu durum BOP plânına ters düşmektedir.

ABD Başkanı Donald Trump, "Ortadoğu haritasını yeniden çizeceğim, kalemim Netenyahu'dur" demektedir. Buna göre, yüz yıldır eğitilip, donatılan SDG kürt kuvvetleri yok sayılabilirmi? Hayır. İsrail  ve ABD her türlü plânını SDG üzerine kurduğuna göre, demekki bu kuvvetler korunmak zorundadır.
Bu durumda Suriye Ordusunu SDG kuvvetlerinin oluşturacağını söylemek mümkündür. Zira Ahmet El Şara komutasındaki kuvvetler, çeşitli terör gruplarndan toplanmış paralı katillerdir. Bunlardan düzenli bir ordu kurulması mümkün değildir. Suriye Demokratik Güçlerine tehdit oluşturma potansiyeli bulunan bu grupların dağıtılması birgün gündeme gelecektir.

Son iki gün içinde Suriyenin kuzeyinde, özellikle SDG Bölgesinde yoğun hareketlilik meydana geldiği söylenmektedir. Hatta Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir kısım unsurlarının da bölgeye kaydırıldığı iddia edilmektedir. Suriye de savaş rüzgârları esmektedir. Düşük yoğunluklu bir çatışmanın sonunda Suriye'nin, aynen Irak da olduğu gibi üçe bölneceği anlaşılmaktadır. Türkiyenin ABD'nin bilgisi dışında sahada kuvvet bulundurması mümkün değildir. Söz konusu unsurların çatışmaların kontrolden çıkmaması için caydırıcı olacağı tahmin edilmektedir. Zaten Türkiyenin Suriye de ABD ve İsrail karşısında savaşa gigmesi öngörülmemektedir.

Komisyon üyesi milletvekillerinin İmralıda Öcalan ile yaptığı görüşmeden basına sızan haberlere göre, Öcalan'ın Suriye Demokratik Güçlerine silah bırakın demediği konuşulmaktadır. Ayrıca SDG Lideri Mazlum Abdi'nin Öcalan ile görüşme talebinin bulunduğu söylenmektedir. ABD'nin devreye girmesi halinde bu görüşmenin gerçekleşmesi mümkündür. Bölgede yaratılan gerginlik ortamının da bu görüşmeyi sağlamaya yönelik olduğu düşünülebilir. Türkiye SDG içindeki PKK unsurlarının temizlenmesi ile yetinmek zorunda kalabilir. Plân belli olduğuna göre, herkesin bu plâna sadık kalması zorunludur.

Türkiye Ege Adalarının silahlanmasına göz yumarak zaten Lozan Antlaşmasının delinmesine kapı açmıştır. Şimdi de İmralı görüşmelerinde "Demokratik Konfederalizm" talep edilmektedir. Hedef Ulus Devletin dönüştürülmesidir. Bunu Büyükelçi Thomas Barrack'ın sözlernden anlıyoruz. Diğeryandan Heybeliada Ruhban Okulunun açılması da Barrack'ın sözleri arasınada yer almaktadır. Bütün bu yapılmak istenenler demokratik rejimle olmaz. Varılmak isteneni, Tom Barrack'ın Monarşi talebiyle, Hakan Fidan'ın görüşlerimiz uyuşmaktadır sözlerinden anlamak mümkündür. Türkiye de buna karşı çıkan güçlü bir muhalefet ittifakı görülmemektedir.

(08, Aralık, 2025-Ankara)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —