ORDU MÜTEAHHİTLER ODASI BAŞKANI TÜM İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ FEDERASYONU YÖNETİM KURULU ÜYESİ KADEM BACAKSIZ: YENİ YÖNETİM KURULUMUZ ÖNÜMÜZDEKİ YENİ DÖNEMDE AŞAĞIDA SIRALADIĞIMIZ ÖNCELİKLİ SORUNLARIMIZ KONULARDINDA ÇALIŞMALAR YAPARAK SEKTÖRÜN ÖNÜNÜN AÇILMASI VE ÖRGÜTLÜ BİR MESLEK KOLU HALİNE GELİNMESİ İÇİN ÇALIŞMALAR YAPACAKTIR DEDİ.
KADEM BACAKSIZ İNŞAAT SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ VE GÖRÜŞ ÖNERİLERİ KONUSUNDA GAZETEMİZE ŞU AÇIKLAMALARDA BULUNDU. Mevcut yasalara göre vergi dairelerine ve Ticaret Odalarına kayıt yaptıran herkes müteahhit olabilmektedir . Müteahhitlik esasında ihtisaslık, uzmanlık, ileriye matuf sorumluluk isteyen bir meslektir. Ancak ülkemizde bu hizmeti verebilecek olanların tanımlandığı bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Yani müteahhitlik meslek grubunu tanımlayan bir ölçüt yoktur. Bu eksiklik nedeniyle inşaat iş kolu ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan, sektörü bilen bilmeyen herkes müteahhit olabilmektedir. Bu durum başta depreme karşı yapı güvenliğini tehdit eden birçok yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır. Ülkemizde yalnızca kamu sektörüne iş yapan müteahhitlere iş bitirme belgesi verilmektedir. Kamudan müteahhitlik belgesi alan tüzel ve gerçek kişi sayısı 100 bini geçmiştir. Özel sektörde karnesiz çalışan müteahhit sayısı da 200 binin üzerindedir. Toplamda bu sayının 300 bini geçtiği bilinmekte, her yılda ortalama bu sayıya 30-40 bin gerçek ve tüzel civarında yeni üye katılmaktadır. Bu sayı 27 AB ülkesindeki toplam müteahhit sayısından daha fazladır. Hem Devlet Planlama Teşkilat Raporlarında hem de sektör temsilcileri olarak bizlerin de ifade ettiğimiz üzere, inşaat sektöründe yaşanan standartsızlık, denetimsizlik, ölçüsüzlük, dağınıklık, kalitesizlik, kalifiye eleman eksikliği ve haksız rekabetin önüne geçilebilmesi için müteahhitlerin bağımsız bir meslek odası çatısı altında veya TOBB çatısı altında toplanarak mesleğinin disiplinize edilmesi kaçınılmaz bir gerçektir. Hali hazırda müteahhitlik mesleğinin önüne gelen herkes tarafından yapılır olması sektörün sayısı açısından durumun gerçekliği ile ortadır. Yine 27 AB ülkesinin toplamına yakın çimento tüketim oranına yaklaşmamız ve 2002 yılında üretim ve arz talebinin 400 bin konut rakamlarında iken 2014 – 2015 yıllarında 1.200.000 rakamlarına ulaşması sektörün ileriye dönük sürdürülebilirliği açısından mümkün değildir. Bu sebeplerden dolayı müteahhitlik hizmet kanununu çıkartarak çürüklerin %20-30 bandında ayıklanıp geriye kalanların da devlet ve müşavirlik desteği ile yurt dışına daha sağlam zemin üzerine iş yapmaları (götürülmeleri) sağlanmalıdır. Bu hali ile mevcut yasaların müteahhitlik hizmetlerini kaliteli ve güvenilir standartlara taşıması mümkün değildir. İhtiyaç duyulan yasal düzenlemelerin acilen yapılması gerekmektedir. Sektör temsilcilerinin de içinde bulunacağı yasal alt yapı ile ihtiyaçlarının karşılanacağı yapı sektörünü geliştirici yeni bir bütüncül inşaat sektörü ve müteahhitlik hizmet faaliyetlerini düzenleyen yasa çalışması TOBB çatısı ile birlikte ihtiyaçları karşılayacak ve sektörün de içerisinde olacağı şekilde hazırlanmalıdır.İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİNİN ÖNCELİKLİ SORULARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 1)MÜTEAHHİTLİK MESLEĞİNE GİRİŞ KURALSIZLIĞI Ülkemizde (Kamu dışı) inşaat sektörüne girişte hiçbir mesleki standart ve çerçeve olmayışı, önüne gelen herkesin maliye ve Ticaret Odası kaydını yaptırması halinde finans kaynağı da sorulmaksızın dilediğinde 100 konutluk veya 1000 konutluk bir yapının müteahhidi olmasına yasal olarak hiçbir engel yoktur.
Bu şartlarda mesleki yeterlilik bilinci oluşturulmadan sektörde depreme karşı yapı güvenliği standardı yüksek ve modern yaşanabilir yapı stoklarından oluşan kaliteli marka şehirler oluşturmak mümkün değildir. ÖNERİ:Müteahhitlik mesleğinin giriş çerçevesinin belirlenmesi ve bu çerçevede mesleğe girişin belli bir akreditasyona tabi tutulması önüne gelenin sabah kalktığında akşama müteahhit olmasının engellenmesi. 2)MESLEĞİN ÖRGÜTSÜZLÜĞÜ Ülke ekonomisinde her ekonomistin her fırsatta ifade ettiği gibi taşıyıcı lokomotif sektör olan inşaat sektörünün yasal kamu gücüne dayalı meslek örgütünün olmayışı, inşaat sektörünün zaten mesleğe girişin çerçevesinin olmayışından kaynaklanan çok ciddi sorunları biriktirmiştir. Birçok yönetmeliğin kanuna aykırı olduğu çoğu kamu kuruluşlarının aynı konuda çok farklı prosedür ve uygulamalar yaptığı, kimin kimden net olarak görüş soracağının belli olmadığı bir sistemle, yani sistemsizlikle yönetilmeye çalışılan bir sektörüz. ÖNERİ: Derhal inşaat sektörünün sorunlarının çözümüne önayak olacak sektörün içinden gelen, kamu kuruluşları ile sektör arasındaki problemlerin çözümünde köprü olabilecek, yasal dayanağı olan yeterli teknik kadro istihdam edebilen sektörde ihtiyaç olan kalifiye eleman yetiştirebilen, üyelerine bilgi seminerleri veren ufkunu açan depreme karşı yapı kalitesi yüksek yapıların yapılmasına katkı sağlayacak ilgili kamu kuruluşları ile ortak çalışmalar ve bilgilendirme toplantıları düzenleyebilecek bir yapının yani müteahhitler odasının kurulması bu açıdan hayati önem arz etmektedir. 3)TOKİ Toki’ ninsosyal nitelikli konut üretmesine karşı değiliz. Bilakis halkımızın ihtiyacı halinde bu anayasal görev olmakla beraber bizlerin de destekleyeceği bir durumdur. Fakat ülkenin serbest piyasa ekonomisini kendisine model alması da dikkate alındığında mevcut Toki üretim modelinin sosyal konut üretmekten çok rantabıl konut üretmesi sektör pazarında haksız rekabet oluşturmaktadır. Sosyal konut üretme adı altında inşaat yaptırarak sosyal konut muafiyet haklarından faydalanarak sektörde kamu desteği ile kartel oluşturmaktadır. Bu ve bunun gibi konular devletin birçok alanda özelleştirmeye giderken kamu eli ile serbest piyasa ekonomisine de aykırı bir şekilde inşaat sektörünü tekelleştirmesi kendi öz kaynak imkânları ile bu işi yapanlara karşı haksız bir rekabet oluşturmakta ve anayasanın eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir. ÖNERİ: Toki sadece sosyal nitelikli konut(80-120 m2 arası) üretmelidir. Devlet Arsa Ofisinin lav edilip Toki’ ye bağlanması zaten Toki’ yi zenginleştirmiştir. Toki sosyal nitelikli konut üretimini elindeki zengin arsa portföyünü özel sektörle kat karşılığı vererek ya da direk satarak fonlayabilir bu ihtiyacından fazla gelir sağlar ve sektörün imalatını da direk olarak tekelleyici bir şekilde müdahale etmemiş olup sektörün önünü de tıkamamış olur. Ülkemizdeki müteahhit sayısının artması ve daralan iç pazarı da dikkate aldığımızda özellikle yurt dışı müteahhitliğinin üs yapı kısmında kamu desteği ile TOKİ yurt dışında devlet garantisi ile büyük çaplı işleri alıp küçük ve orta ölçekteki müteahhitlere paylaştırıp sektörün yurt dışına açılmasına öncülük etmelidir. 4-İNŞAAT SEKTÖRÜNDE İNAVASYON VE YETKİN İŞGÜCÜ Ülkemizdeki yüksek işsizlik oranı dikkate alınarak düzgün çalışan, verimli ve yetkin bir işgücü piyasası oluşturulması ana hedef olmalıdır. Genç bir nüfusa sahip olan Türkiye'de gençlerin sorunlarına ve beklentilerine cevap veren politikalar üretilmesi önemlidir. Eğitim ile ilgili politikalar, işgücünün istihdam edilebilirliğini artıracak şekilde oluşturulmalı, sektörün talep ve beklentileri ile gelişen teknoloji göz önünde bulundurularak inşaat sektöründe faaliyetini sürdüren firmalar ile eğitim kurumları arasında koordinasyon sağlanmalıdır. ÖNERİ: Buradaki ana gaye yurt içi ve yurt dışında oransal olarak çok ciddi müteahhitlik hizmetleri verilmesine rağmen akçesel olarak aynı oranda kar edilememektedir. Çünkü yurt dışında yabancı firmaların kendi devletlerinin müşavirlik ve diğer desteklerinin yanında iyi yetişmiş organize kadrolar sayesinde işlerin ana kurgulayıcıları olabilmekte ve işlerin karlı kısımlarını kendilerine alabilmektedirler. Bizlerin de kamu desteği ile proje bazlı ve yüksek gelir getirici alanlara proje planlama, proje teknik şartnamelerine ve mahallerine ülkemiz malzemelerin işlenmesini sağlayarak müteahhitlik hizmetleri yanında yetişmiş kadro ve malzeme ihracatının da alt yapısı hazırlanmalıdır. //////////////////////////////////////////////////////////////////// Türkiye’de müteahhit sayısı 27 Avrupa Ülkesinden fazla! Ordu Müteahhitler Odası Başkanı ve Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Kadem Bacaksız, Türkiye’deki müteahhit sayısının 27 Avrupa ülkesindeki müteahhit sayısından fazla olduğunu, bu durumun kalitesizliği yol açtığını belirterek sektörün disipline edilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de mevcut yasalara göre vergi dairelerine ve ticaret odalarına kayıt yaptıran herkesin müteahhit olabildiğini ifade eden Kadem Bacaksız, “Müteahhitlik esasında ihtisaslık, uzmanlık, ileriye matuf sorumluluk isteyen bir meslektir. Ancak ülkemizde bu hizmeti verebilecek olanların tanımlandığı bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Yani müteahhitlik meslek grubunu tanımlayan bir ölçüt yoktur. Bu eksiklik nedeniyle inşaat iş kolu ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan, sektörü bilen bilmeyen herkes müteahhit olabilmektedir. Bu durum başta depreme karşı yapı güvenliğini tehdit eden birçok yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır.” dedi. “Tüm Avrupa’da Türkiye’deki kadar müteahhit yok” Türkiye’de yalnızca kamu sektörüne iş yapan müteahhitlere iş bitirme belgesi verildiğini aktaran Bacaksız, “Kamudan müteahhitlik belgesi alan tüzel ve gerçek kişi sayısı 100 bini geçmiştir. Özel sektörde karnesiz çalışan müteahhit sayısı da 200 binin üzerindedir. Toplamda bu sayının 300 bini geçtiği bilinmekte, her yılda ortalama bu sayıya 30-40 bin gerçek ve tüzel civarında yeni üye katılmaktadır. Bu sayı 27 AB ülkesindeki toplam müteahhit sayısından daha fazladır. Hem Devlet Planlama Teşkilatı raporlarında hem de sektör temsilcileri olarak bizlerin de ifade ettiğimiz üzere, inşaat sektöründe yaşanan standartsızlık, denetimsizlik, ölçüsüzlük, dağınıklık, kalitesizlik, kalifiye eleman eksikliği ve haksız rekabetin önüne geçilebilmesi için müteahhitlerin bağımsız bir meslek odası çatısı altında veya TOBB çatısı altında toplanarak mesleğinin disipline edilmesi kaçınılmaz bir gerçektir.” diye konuştu. “Avrupa bizim kadar çimento kullanmıyor” Hali hazırda müteahhitlik mesleğinin önüne gelen herkes tarafından yapılır olmasının sektörün saygınlığı açısından soru oluşturduğunu aktaran Bacaksız, “ Yine 27 AB ülkesinin toplamına yakın çimento tüketim oranına yaklaşmamız ve 2002 yılında üretim ve arz talebinin 400 bin konut rakamlarında iken 2014 – 2015 yıllarında 1.200.000 rakamlarına ulaşması sektörün ileriye dönük sürdürülebilirliği açısından mümkün değildir. Bu sebeplerden dolayı müteahhitlik hizmet kanununu çıkartarak çürüklerin %20-30 bandında ayıklanıp geriye kalanların da devlet ve müşavirlik desteği ile yurt dışına daha sağlam zemin üzerine iş yapmaları (götürülmeleri) sağlanmalıdır.” şeklinde konuştu. “Bu iş mevcut yasa ile yürümez “ Ordu Müteahhitler Odası Başkanı ve Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Kadem Bacaksız sözlerini şöyle bitirdi: Bu hali ile mevcut yasaların müteahhitlik hizmetlerini kaliteli ve güvenilir standartlara taşıması mümkün değildir. İhtiyaç duyulan yasal düzenlemelerin acilen yapılması gerekmektedir. Sektör temsilcilerinin de içinde bulunacağı yasal alt yapı ile ihtiyaçlarının karşılanacağı yapı sektörünü geliştirici yeni bir bütüncül inşaat sektörü ve müteahhitlik hizmet faaliyetlerini düzenleyen yasa çalışması TOBB çatısı ile birlikte ihtiyaçları karşılayacak ve sektörün de içerisinde olacağı şekilde hazırlanmalıdır. Ahmet Bayrak/özel haber KARADENİZ BAYRAK9448,90%3,36
39,59% -0,04
46,00% 0,27
4232,91% -1,34
6791,55% -2,29