Necdet Topçuoğlu


ADAY OLMAK GİBİ BİR DERDİM YOK

Erdoğan Macaristan'dan dönerken saltanat uçağında seçtiği sahibinin sesi gazetecilere, açıklamalarda bulunmuştur.


ADAY OLMAK GİBİ BİR DERDİM YOK

Necdet  Topçuoğlu

Erdoğan Macaristan'dan dönerken saltanat uçağında seçtiği sahibinin sesi gazetecilere, açıklamalarda bulunmuştur. Söz konusu açıklamalardan manşete çıkan, "benim aday olmak gibi bir derdim yok" söylemi olmuştur. Planlandığı gibi görsel ve yazılı basının kiralık kalemleri, derhal kurulmuş olan zembereklerini boşaltmışlardır. Erdoğan aday olmayacağını söyledi diye yeni bir gündem yaratmaya çalışmaktadırlar. TBMM erken seçim kararı almadığı takdirde, Erdoğan'ın zaten anayasal olarak aday olma hakkı yoktur. Her zaman olduğu gibi konu tartıştırılmaktadır. Bunun sonucunda yeni çözüm yollarının bulunacağı düşünülmektedir.

Peki Erdoğan gerçekten aday olmayacağını söyledimi? Hayır. Aday olmak gibi bir derdinin olmadığını söyledi. Yani demek istiyor ki, aday olmak benim için dert değil, zaten önümde bir engel yok demye çalışmaktadır. Benim bu çabalarım kendi makamımı korumak için değil, milletim içindir algısını yaratmaya çalışmaktadır. Aday olmak benim için dert değil derken, kimler için dert olduğunu da satır aralarında söylemeye çalışmaktadır. Türkiye'yi talan ettirerek zengin ettiklerine, ben aday olmadığım takdirde başınıza nelerin geleceğini düşünün demektedir. Aday olmak benim şahsi derdim değil, sizin derdiniz diye hatırlatmaktadır.

Terörsüz Türkiye Projesini adım adım uygulamaya koyarken, silahların vesayetinden kurtulacak olan DEM Partinin Türkiye partisi olacağından söz etmektedir. Böylece söz konusu partiye yeni siyaset alanı açarak, oyları bölmesine zemin hazırlamaktadır. Yeni anayasa yapılmasını DEM Partiye bir yem olarak sunmaktadır. Meclis de oylarımızı birleştirirsek, Anayasa da sizin istediğiniz düzenlemeleri referanduma gerek kalmadan çözeriz umudu vermektedir. Perde gerisinde yapılan bütün pazarlıklar hayata geçirilmektedir. Teröristlere sözde şehitlerini anma toplantısı yapmaya izin verilmektedir. Buna direnen bürokratlar kızağa çekilmektedir. Böylece devletin kendi kedisini koruma refleksi kırılmaya çalışılmaktadır.

Erdoğan'ın CHP'ye birlikte sivil anayasa yapalım teklifinde bulunması bir tuzaktır. Çünkü CHP'nin katkı vermediği bir anayasa  çıkarılsa bile meşru olamaz. Bu nedenle CHP'yi masaya çekmeye çalışmaktadır. Böylece yapılmakta olan mitinglerin etkisini kırmayı hedeflemektedir. Diğer yandan Silivri Zindanında yatmakta olan Ekrem İmamoğlu ile CHP'nin bağını koparmaya çalışmaktadır. Erdoğan aday olursa, her kesimden oy alabilecek adaylar ile değil, doğrudan CHP'nin adayı ile yarışmak istemektedir. CHP oylarının tek başına %50'yi aşamayacağını bildiğinden,  Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı adayı olmasını zorlamaktadır. Görünen o ki, Erdoğan her ne olursa olsun İmamoğlu ve Yavaş'ı seçime sokmak niyetinde değildir.  CHP daha farklı tedbirler geliştiremediği takdirde, durumun böyle olacağı anlaşılmaktadır.

Mitingler ne kadar kalabalık olursa olsun, özgül ağırlığı sonuç almak için yeterli değildir. Meydanlarda toplananların yarısının bile CHP'ye oy vereceği şüphelidir. Bu nedenle bütün muhalefet partilerinin eylem birliği İttifakı yapmaları zorunludur. Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilirken sandıklarda bir günde alınan 14,5 milyon oy, imza toplama aşamasında iki ayda alınamamıştır. Hedeflenen 28 milyon oya ulaşılması zor görünmektedir. Bu durum başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere, içeridekilerin unutulmalarına neden olur. Meydanların sosyolojik yapısı incelendiğinde, oldukça kırılgan olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç alınması için daha militan yapılı kitlelere ihtiyaç duyulmaktadır. İktidar gençlerden çekindiği için, caydırmak amacıyla, gözaltına alınanlar üzerinde yoğun baskılar kurmaktadır. Sonucu gençlerin direnci belirleyecektir.

Toplumdaki iktidarı değiştirme isteği muhalefet partilerinin önüne geçmiştir. Bu talebi olumlu yönde yönetebilecek güçlü liderliğin olmaması, sonuç alınmasını engellemektedir. Özgür Özel gün geçtikçe üstüne koymasına rağmen, halen beklenen seviyeye ulaşamamıştır. Musavat Dervişoğlu olumlu çıkışlar yapmaktadır. Ancak yaptıkları etkili konuşmanın ötesine geçmemektedir. Ümit Özdağ'ın hapiste tutulması, parti kitlesini eylemsizliğe mahkum etmektedir. Sonuç alabilmek için, eylemlerin bundan sonra, merdiven basamağı prensibine göre, etkisi gittikçe artacak şekilde yapılması önemli görülmektedir. Aksi takdirde mitingler anlamını yititmekle karşı karşıya kalacaktır.

(23, Mayıs, 2025-Ankara)