BAKIN ANAYASAMIZ NE DİYOR
Necdet Topçuoğlu
Onlarca Hukuk Fakültesinin, yüzlerce profesörün, binlerce hukukçunun olduğu bir ülkede, usül ve esastan hukuka aykırı bir konu tartışılmaktadır. Konu, CHP'nin 38. Kurultayında hile ve usulsüzlük yapıldığı iddiasıdır. Partilerin hukukçularına bakıyorsunuz, hukuka dayalı bir açıklama yapma yerine, kabadayılık raconu kesmektedirler. Kimse sıradan vatandaşın ikna oldum diyebileceği bir açıklama yapmamaktadır. Okumuş cahiller bu iddiayı kesin bir dille reddetmek yerine, tartışarak meşruluk kazandırdıklarının farkında bile değiller. Bakın Anayasamızın E bölümünde bu konuda ne denilmektedir.
E. Seçimlerin genel yönetim ve denetimi
Madde 79 – Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır.
Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü
ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim
konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçim
tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun
kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.
Yukarıda yazmış olduğum, Anayasamızın 79. Maddesinin son cümlesine dikkatinizi çekmek istiyorum. "Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie baş vurulmaz." Denilmektedir. Buna rağmen bazı piyonlar birilerinin gazına gelerek, ilk derece Mahkemesinde 38. Kurultay sonuçları hakkında dava açmışlardır. Söz konusu mahkemenin bu davayı, Anayasamızın 79.Maddesine göre, seçimlerin genel yönetim ve denetimi Yüksek Seçim Kurulunun yetkisindedir diyerek, usulden reddetmesi gerekmektedir. Ya da evrakları ilgisi nedeniyle Yüksek Seçim Kutuluna göndermeliydi. Ancak mahkeme bunları yapmayarak Ansyasa suçu işlemiştir.
İşte "Sultanizim" böyle bir yönetim biçimidir. Yetki sahipleri korkusundan seslerini çıkartamamaktadırlar. Bunların başında Yüksek Seçim Kurulu gelmektedir. Tartışılmakta Olan konu Kurulumuzu ilgilendirmektedir. Tartışmaya taraf olan tüm kişi ya da kurumlar, Anayasa suçu işlemektediler diyememiştir. Anayasa Mahkemesi, CHP'nin 38. Kurultayı konusunda yapılan tartışmalar, Anayasamızın 79. Maddesinin çiğnenmesi anlamına gelmektedir. Tartışmalara dahil olan bütün tarafların uyarılmasına ihtiyaç duyulmuştur diyememektedir. Onlarca Hukuk Fakültelerinin konu ile ilgili hocaları, sağır ve dilsiz rolü oynamaktadırlar. Böyle devlet yönetimi olmaz, hepsini ayıplıyorum.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, genellikle topa girmemeye özen göstermektedir. Ancak herkesin korkudan sustuğu bir ortamda, açıklama yaparak, gerçek bir CHP'li ve akil insan olduğunu göstermiştir. Böyle bir Anayasa suçu işlenirse, ben dahil hiçbirimizin siyaset yapmasının anlamı yoktur demiştir. Mansur Yavaş'ın CHP'liliği konusunda lâf eden çakma baronlar, onu göstermiş olduğu tutarlı tavır karşısında yerin dibine girmelidirler. Şimdi herkes 30 Haziran tarihinde verilecek, haksız, hukuksuz ve yetkisiz kararı beklemektedir. Ben erteleme olacağını düşünenlerdenim.
İlk derece mahkemesi yetkisi olmadığı halde "Mutlak Butlan" kararı ile birlikte tedbir kararı vermezse, Özgür Özel yönetimi görevine devam eder. İstinaf ve Yargıtay aşamaları tamamlanmadan yapılacak başka bir işlem yoktur. Ben davanın İstinaf ya da Yargıtay aşamasında yetkisizlik kararı verilmesini bekliyorum. Bir musibet bin nasihatten iyidir diye bir söz vardır. Bu hukuka aykırı dava, Kılıçdaroğlu'nun hamurunun mayasını ortaya koymuştur. CHP yönetimi, mahkemenin kararı erteleme yönünde olursa, Kılıçdaroğlu'na tahsis edilen büro ve sağlanan çalışma imkanlarını iptal etmelidir. Erdoğan'ın maşası gibi davranıp, partinin bölünmesine çanak tutan bu zat, yaptığı ihanet sebebiyle kesin ihraç talebiyle disipline sevk edilmelidir. Hatırlatıyorum, merhamet maraz doğurur.
(28, Haziran, 2025-Ankara)
#ozgurozel, #mansuryavas