Necdet Topçuoğlu


DEPREM İSTANBUL'U UYARMIŞTIR.

Türkiye de çok değerli yerbilimci ve deprem uzmanları bulunmaktadır. Yıllardır olası bir İstanbul depremi için herkesi uyarmaya çalışmaktadırlar


DEPREM İSTANBUL'U UYARMIŞTIR.

Necdet Topçuoğlu

Türkiye de çok değerli yerbilimci ve deprem uzmanları bulunmaktadır. Yıllardır olası bir İstanbul depremi için herkesi uyarmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu uyarılar, ne İstanbul'da yaşayanların, ne de Türkiye'yi yönetenlerin umurunda olmamıştır. Deprem bilim insanlarının çırpınışları arasında gelmiş çatmış ve 6,2 şiddetindeki sarsıntıyla İstanbulu ciddi şekilde yoklamıştır. İlk etapta daha şiddetli bir depremin olmaması büyük bir şanstır. ABD savaş gemisinden duyduğum kuşkuları ise saklı tutuyorum.

Deprem çok ciddi bir şekilde İstanbul'u tehdit ederken, Yargıyı silah olarak kullanan Saray Yönetimi, İstanbul'un seçilmiş başkanını, yönetim kadrosuyla birlikte Silivri zindanlarına atmıştır. Bu durum, Ebu Cehil ve Ebu Leheb'in Hz. Muhammed'e yaptığı zulümler kadar vicdansızdır. İstanbul deprem tehdidi altındayken, bu kadim kenti başsız bırakanları tarih kaydetmiştir. Gelecek nesiller bu zulmü nefretle anacaklardır. Aslında zindana atılan İstanbul'un geleceğidir.

Depremler yerkabuğu hareketliliğinin doğal sonucudur ve yerkabuğundaki fay adı verilen kırıklarda meydana gelmektedir.Yer küre, dış kabuğunda büyük ve küçük plakalara ayrılmış durumdadır. Bu plakalar sürekli hareket halindedir. Bunlar içteki mağma tabakası tarafından tetiklenerek birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Bu da depremi meydana getirmektedir.

Mağma sürekli ters istikamette dönerek stres üretmektedir. Üretilen stresin arzın içinden mutlaka dışarı atılması zorunludur. Şiddetli depremler tektonik plakaların birbirlerine çarpıştığı yerlerde meydana gelmektedir. Eğer depremler olmasaydı yeryüzü patlardı. Kısacası deprem düdüklü tencerenin düdüğü gibidir. Doğa, yeryüzü stres sebebiyle patlamasın diye, yer kürenin bazı yerlerine sübap noktaları koymuştur. Bunu doğanın dengesi olarak değerlendirmek gerekir.

Depremin birtakım sonuçları bulunmaktadır. Yeryüzündeki kaplıcalar, ılıcalar ve şifalı sular deprem ürünleridir. Pek çok mineral madde ve madenler deprem sonucunda meydana gelmektedir. Faydaları ve zararları ile değerlendirildiğinde deprem, doğal yaşamın bir gerçeğidir. Bu gerçekle birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu anlamak zorundayız.

Dünya da deprem gerçeğini en iyi içselleştiren millet Japon'lardır. 1983 yılında Japonya da bulunduğum süre içinde zorunlu olarak, bir çok deprem tatbikatına katıldım. O ülkede yaşayan her insan deprem eğitimini almak ve kendi yaşamında uygulamak zorundadır. Ülkemizi perişan eden 7,7 şiddetindeki depremde Japon'lar tenis oynamaktadırlar. Japonya da Tayfun fırtınası, depremden daha tehlikeli görülmektedir.

Türkiye sık sık depremin acı sonuçlarıyla yüzleşmesine rağmen, bir türlü ders almayı becerememiştir. Halbuki deprem Türkiye için dikkate alınması gereken en önemli doğa olayıdır. Çünkü Anadolu Yarımadası yoğun bir deprem kuşağı üstünde yer almaktadır. Daha ilkokuldan başlamak üzere okullara "deprem bilgisi" dersi konulmalıdır. Öğrenciler her ay rutin olarak deprem tatbikatına katılmalıdır.

Türkiye, 6 Şubat depremleri ile, belki de tarihinin en büyük doğal afetiyle karşı karşıya kalmıştır.Halen  daha depremin yaraları sarılamamıştır. Meydana gelen can ve mal kaybının açtığı  yaraların sarılması hiç de kolay olmayacaktır. Depremlerin ekonomiye getirdiği yük, sadece felâketzedeleri değil, tüm yurttaşları olumsuz etkilemiştir.. Türkiye depremin sonuçlarını iyi yönetmeyi öğrenmek zorundadır. Depremi önlemek mümkün değildir. Ancak sonuçlarını doğru yönetmek büyük önem taşımaktadır.

Her depremden sonra, depremin yaratmış olduğu üzüntüden daha fazlasını, birlik ve beraberliği sağlayamadığımız için duymak zorunda kalıyoruz. Biz böyle değildik. Ülke olarak ne kadar savrulmuş olduğumuzu görmekten üzgünüm. Depremlerin yarattığı felâket ortamını bile siyasi fırsata çevirme gayretlerini görmekten utanıyorum. Hani derler ya, koyun can derdinde, kasap yağ derdinde diye. Durum aynen de budur. Bu vesileyle, deprem felaketine uğrayan yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunarım. Umarım sağ duyu hakim olur, Ekrem İmamoğlu ve tüm siyasi tutuklular, özgürlüklerine kavuşurlar ve görevlerinin başına dönerler.

(24, Nisan, 2025-Ankara)

.