LOZAN VE MONTRÖ TÜRKİYE'NİN TAPUSUDUR
Necdet Topçuoğlu
Yürütülmekte olan terörsüz Türkiye kapsamında, PKK kongresini toplayarak, kendisini fesh ettiğini duyurmuştur. Bunun herhangibir anlamı yoktur. Abdullah Öcalan halen önder ise, bu nasıl bir fesihtir? Büyük Kürdistan'ın kurulması ile ilgili çatı örgüt KCK'dır. PKK, KCK'nın uzayan tırnağıdır ve o tırnak kesilmiştir. KCK, Kürdistan Topluluklar Birliği'dir. Kürtçe, "Koma Civakên Kurdistanê" ifadesinin baş harflerinden oluşmaktadır. Abdullah Öcalan tarafından geliştirilen, şiddet ve isyan temelli radikal bir ideolojiye dayanan, PKK, PYD, PJAK ve PÇDK alt örgütlerinden meydana gelmektedir. Hain bildiri ile zaten fiilen yok olan PKK fesh edilerek diğer bütün alt örgütlerin önü açılmıştır. Silah bırakılmasının pratikte hiçbir önemi yoktur. Örgüt mensuplarından Suriye kökenli olanlar YPG'ye, Irak kökenli olanlar ise Barzani güçlerine katılacaklardır. Türkiye kökenli olanlar ise af edileceklerdir.
Lozan Anlaşması ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye Cumhutiyeti'nin tapusudur. Bu tapunun sahibi Atatürk'ün tanımını yaptığı Türk Milletidir. Bu tanımın içinde Anadolu ve Trakya da yaşayan bütün etnik gruplar bulunmaktadır. PKK fesih bildirisinde adeta bir tapu iptal davası açmak için dilekçe yazmıştır. Lozan Anlaşmasını iptal ettirip, hisseli tapu anlamına gelen, Sevr Anlaşması'nı geri getirmek istemektedir. Anadolu ve Trakya da çok hisseli bir yapı oluşturulmak istenmektedir. Bu durum, eski Yugoslavya örneğine benzemektedir. Eski Yugoslavya nasıl dağılmışsa, Türkiye'nin de benzer şekilde dağılması hedeflenmektedir.
Kurtuluş Savaşı'nda milletimiz sadece Yunanla savaşmamıştır. Mudanya Ateşkesi'ne imza atan, İngilizler, Fransızlar ve Italyanlar da bu savaşın tarafı olmuşlardır. 1922 yılında ordularımız İzmir'i almış, vakit kaybetmeden İstanbul'a yönelmiştir. Bilindiği gibi o tarihlerde İstanbul İngilizlerin elindeydi. Bütün ordu İzmit'e yığılmış ve harekat için gün sayılmaya başlanmıştır. Bunu gören Batılılar ateşkes önermişlerdir. Ardından 8 ay sürecek olan Lozan görüşmeleri başlamıştır.
Türk Ordusu İzmit'te emir beklerken, Lozan görüşmeleri 8 ay devam etmiştir. Görüşmelerin uzun sürmesinin sebebi iyi bilinmelidir. Peki hangi konuda anlaşamıyorduk? Musul mu? Hayır. Musul bir ay konuşulup geçilmiştir. Emperyalistler hep kendi çıkarları için direnmişlerdir. Kürtler başta olmak üzere azınlıklar konusu kolayca aşılmıştır. Lozan görüşmelerinin 8 ay sürmesinin üç temel sebebi bulunmaktadır.
1- Yüzyıllarca padişahlar ''kapitülasyon'' adı altında yabancılara öyle imtiyazlar vermişlerdir ki, devletin bağımsızlığı ortadan kalkmıştır. Bankalar, işletmeler, limanlar onların kontrolüne geçmiştir. Türk Ordusu Voynuklar, Martolozlar, Cerahorlar ismiyle anılan yabancı askerlerle dolmuştur. Hatta Ordu Almanlar tarafından yönetilmiştir. Paramızın üzerine Fransızca, Ermenice, Yunanca ibareler yazılmıştır. Devlet dairelerinde onların bayrakları dalgalanmıştır. Faturalardan istasyon isimlerine kadar her şey onların dilinde yazılıyordu.
Aynen bugün Suriyelilere tanınan vergi, askerlik gibi ayrıcalıklar o kadar artmıştı ki, bir yabancı suç işlediğinde Osmanlı zabiti onu tutuklayamıyor, kendi konsolosu gelip ilgileniyordu. İşte bu kapitülasyonların Lozan'da kaldırılması için 8 ay ısrar edilmiş, karşıtlar buna direnmişlerdir. Nihayet sonunda kabul etmek zorunda kalmışlardır.
2- Bilindiği gibi Osmanlı ekonomisi çökünce Duyun-u Umumiye kurulmuş ve yabancılar Osmanlı maliyesine el koymuşlardı. Lozan da yabancıların bu egemenliği bitecek denilmiş, buna da 8 ay direnilmiş ve sonunda kabul edilmek zorunda kalınmıştır. Osmanlı borçları yaparken tek devlet idi. Savaş sonrasında 20'ye bölünmüştür. Borçlarında 20'ye bölünerek ödenmesi sağlanmıştır. Bu çok büyük bir başarıdır.
3- O yıllarda Gayrimüslim ile Müslümanın anlaşmazlığı bile çözülemiyordu. Çünkü Batılı Devletler Osmanlı mahkemelerini tanımıyorlardı. Lozan görüşmelerinde ''idari, adli, hukuki bağımsızlığımızı tanıyacaksınız.'' dedik. Yani Türkiye egemen olacaksa o halde bir yabancı suç işlediğinde Türk mahkemelerinde yargılanacak! dedik. 8 ay Türk yargısını tanımak istemediler ama sonunda kabul etmek zorunda kalmışlardır.
Yani Lozan'da Türkler, yüzyıllarca yabancılar tarafından tanınmayan Türk hukukunu ve egemenliğini yabancılara tanıtmışlardır. Lozan imzalandığı gün, imtiyazlı olan bütün yabancılar, evlerinden, dükkanlarından, idari kurumlardan yabancı bayraklarını kaldırmışlardır. Ayrıca yabancı gazeteler, ''Türk Zaferi'' diye başlıklar atmışlardır. İngiltere de hükumet düşmüş, eski Başbakan Lloyd George, Lozan Anlaşması'nın İngiltere için bir hezimet olduğunu açıklamıştır.
Aziz milletimiz iyi bilmelidir ki, işte Lozan budur. Unutmayalım, Kurtuluş Savaşı'mızın sonunda İngiliz hükümeti düşmüş, Yunanistan'da ihtilal olmuş, Yunan bakanlar Altılar Davası'nda kurşuna dizilmiş, Kral sürgün edilmiştir. Mısır'daki milliyetçiler ayaklanmış, Hindistan'daki direniş sertleşmiş, İngiltere ve Fransa ilişkileri kopma noktasına gelmiştir. Türkiye'nin yeni sınırlarını tüm dünya tanımak zorunda kalmıştır. ABD Lozan'a gözlemci olarak katıldığı için, anlaşmada imzası bulunmamaktadır.
Aziz Atatürk sadece boğazlar konusunu istediği gibi çözememiş, onu daha snoraya bırakmıştır. Nihayet Hitler'in Rusya'ya saldıracağını öngören Atatürk, önüne gelen fırsatı değerlendirmiş, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazların kontrolü Türkiye'nin eline geçmiştir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Lozan Anlaşmasının tamamlayıcı parçasıdır. Her ikisi birlikte Türkiye'nin tapusudur. Bazıları halen anlamak istemese de gerçek bundan ibarettir. Milletimiz ne Lozan'ı, ne de Montrö'yü deldiremez. Siyasal İslam, Abdullah Öcalan ile işbirliği yaparak, ABD'nin desteği ile Türkiye'nin tapusunu iptal ettirip, hisseli tapuya dönüştürmek istemektedir. Uyumak yok, Aksi halde uyanınca ülke altımızda kayıp gitmiş olur. Tapuya sahip olalım.
(13, Mayıs, 2025-Ankara)