Necdet Topçuoğlu


MİLLETİN ADI YAŞARSA DEVLET YAŞAR

Meclis de kurulan yaygın adı ile "Terörsüz Türkiye Komisyonu"na üye veren siyasi partiler raporlarını TBMM Başkanlığına vermeye başlamışlardır.


MİLLETİN ADI YAŞARSA DEVLET YAŞAR

Necdet Topçuoğlu 
Emekli Müsteşar
Sayıştay Uzmandenetçisi

Meclis de kurulan yaygın adı ile "Terörsüz Türkiye Komisyonu"na üye veren siyasi partiler raporlarını TBMM Başkanlığına vermeye başlamışlardır. DEM Parti verdiği raporda Lozan Antlaşmasını yok sayarak, Sevr Anltaşmasını yeniden masaya getirmeye çalışmaktadır. Anayasanın 42.Maddesi değişsin Kürtçe eğitim dili olsun, 66. Maddesi değişsin Vatandaşlık tanımından Türklük çıkarılsın, 127.Maddesi değişsin Özerkliğin önü açılsın demişlerdir. Böylece Anayasanın değiştirilemez denilen ilk 4 maddesi de işlevsiz hale gelecektir. Sinsi ve hain bir plân ile karşı karşıyayız. Bu taleplerin en kısa anlamı, Türkiye Cumhutiyetini tasfiye etmektir.

Bu ödünleri ancak savaşta mağlup olmuş devlet verebilir. Türkiye için bu bir müzakere değil Mütareke demektir. Talepler bunlarla da kalmamıştır. Çok dilli kamu hizmeti verilmesi, operasyon ekiplerinin bölgeden çekilmesi, silah bırakan örgüt elemanlarının entegrasyonunun sağlanması, siyasi tutukluların serbest bırakılması, Şeyh Said, Seyit Rıza, Said-i Nursi'nin mezarlarının açılması, Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması, İngiltere de IRA, İspanya da ETA örgütlerine tanınan hakların PKK'ya da tanınması, Terörle Mücadele Yasının kaldırılması istenmiştir.

Şimdi sıra bu taleplere diğer partilerin ve devletin nasıl yaklaşacaklarını görmeye gelmiştir. Bu devlet öyle sokakta kurulmamıştır. Yıllar önce Anıtkabir Kütüphanesinde bir konuda araştırma yaparken, Atatürk'ün okuduğu kitaplar bölümünü gezdim. En iyi bildiği yabancı dil Fransızca olduğu için, okuduğu kitapların da Fransızca ağırlıklı olduğunu gördüm. Özellikle "Fransız Ulus Devlet Modeli" ni çok iyi çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu kitapları okuduğu yıllarda kafasında bir devlet kurma fikrinin var olduğu anlaşılmaktadır.

Atatürk bu kadar çok kitap okumamış olsaydı, böyle bir Ulus Devlet kuramazdı. Cumhuriyetimizin ‘Ulus Devlet’ yapısını hiçbir güç, ne şimdi ne de sonsuza kadar değiştiremez. Atatürk, "Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır. Ancak Türkiye Cumhutiyeti  ilelebet payidar kalacaktır" demiştir. Çünkü Atatürk bu devleti kurarken Fransız Modelinden esinlenmiştir. Sağlamlığından emindir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında bir gün, Başbakan İsmet İnönü Çankaya Köşkünde Atatürk'ü ziyaret eder. Paşam yarın Meclise "Azınlıklar Kanunu"nu getireceğiz, görüşünüzü almaya geldim der. Atatürk, İsmet yarın sabah gel etraflıca görüşelim diye cevap verir.  Başbakan İsmet İnönü gittikten sonra bahçivanı çağırır. Hemen şimdi köşkün önündeki bahçeyi temizleyin, sadece lâleler kalsın, geri kalan herşeyi sökün atın diye talimat verir. Bahçivanlar birkaç saat içinde bahçeyi tertemiz yapmışlar, sadece lâler kalmıştır.

Ertesi sabah Başbakan İsmet İnönü geldiğinde ilk dikkatini çeken bahçenin durumu olmuştur. Atatürk'ün huzuruna çıkınca, Paşam bu ne haldir, bahçeyi berbat etmişler, sadece lâleler kalmış, bütün güzellik bozulmuş der. İyi ya İsmet, siz azınlıklar Kanununu çıkarmadan, ben bahçedeki azınlıkları söküp attım der. Başka da birşey konuşmazlar. Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak'ın hatıralarında yazdığına göre, azınlıklar konusu bir daha gündeme gelmemiştir.

Fransa’nın kuruluşundaki Frenk'ler ile Kelt'lerin birlikteliği tıpkı Türk'ler ile Kürt'lerin birlikteliğine çok benzemektedir.Ancak asli ana unsur Frenk'ler olduğu için ( Francia ) Fransız Cumhuriyeti  Devleti, coğrafi olarak Fransa, köken olarak da Fransız olarak kabul görmüştür. Erdoğan ve Bahçeli bunu iyi öğrenmelidirler. Kürt liderlerin bunu bilmemesi mümkün değildir. Emperyalist paydaşlar kendi ulus devletlerini korurken, Turkiye Cumhuriyeti ulus devletini yıkmaya çalışmaları tarihi bir düşmanlıktır.

Bugün Fransa da Breton'lar Korsik'ler gibi etnik gruplar mevcut olmasına rağmen, üst kimlik Fransız olarak kabul görmüştür. Ülkede yaşayanlar kendilerini önce Fransız, sonra etnik kökenlerini söyleyerek tanımlamaktadırlar. İşte Atatürk bu gerçeği görerek, "Ne Mutlu Türküm Diyene" demeyi yurttaşlarımıza benimsetmiştir. Ne mutlu Türk olana dememiştir. Bizim yurttaşlarımızda Türkiye Kürdüyüm, Türkiye Gürcüsüyüm, Türkiye Lazıyım demeyi öğrenmelidirler.

Daha kendi kökenini doğru dürüst bilmeyenler, bu ülke üzerinde ameliyat yapamazlar. Ulus Millet yapımızın, Ümmet Ulus yapısına dönüşmesi mümkün değildir. Bunu denemeye gerçekten niyetlenirlerse altında kalır ve tarih olurlar. Ben bunları yazıyorum ki, onlar daha çok okuyorlar. Geri dönüşleri daha çok onlardan alıyorum. Bizim mahalledekiler çok okumuyorlar. Anadoluyu göçmenistana çevirenler, bu karışık yapıdan Ümmet Ulus çıkartamazlar. Biz bu badireden Türk kimliğmizi ve direnişimizi öne çıkartarak kurtulabiliriz.

Ulus Devleti yıkmak isteyenler şu hususu çok iyi bilmelidirler. Bir milletin adı silinirse, o milletin devleti de silinir. Türk adının yaşatılması demek, Türk Devleti'nin yaşatılması demektir. Kimliksizleştirilen her Millet, önce zihnen sömürgeleştirilir, sonra da fiziken parçalanır. Türk, Kürt, Arap kardeşliği diye hayal kuranlar, aslında kardeşi kardeşe kırdırmanın tezgahını kurmaktadırlar. Bizi alıştırmaya çalışıyorlar. Asla alışmayacağız ve federasyonu kabul etmeyeceğiz.

(19, Aralık, 2025-Ankara)