PLAN ÇOK DERİN VE ESKİDİR
Necdet Topçuoğlu
Halen İran ve İsrail arasında devam etmekte olan savaştan sonra, nihai hedef kimmiş öğrenelim. Bahçeli ile aynı görüşü paylaştığım için üzgünüm.
Bu endişemin altını doldurmak istiyorum. Haim Nahum isimli bir Anadolu Yahudisi, Lozan Barışı öncesi, Osmanlı’yı savaşla yok etmek isteyen Siyonistlere akıl hocalığı yapmıştır. Önde gelen Mason Locası şeflerine şöyle demiştir. “Yanlış yapıyorsunuz: Anadolu’yu işgal ederek Türkiye’yi sindiremezsiniz. Bu millet, birkaç yıl sonra yeniden ayağa kalkar. Bir antlaşma ile onlara görünüşte fırsat tanıyıp hedefinize ulaşabileceğiniz bir plan uygulamalısınız.”
Haim Nahum’un 1923’de yaptığı konuşmada savaştan yeni çıkmış, maddi ve manevi tüm imkanları tarumar edilmiş bir Türkiye’yi, Büyük İsrail’e katmaktan bahsetmişti. Halbuki o tarihte Türkiye Cumhuriyeti, henüz kuruluş aşamasında, İsrail diye bir devlet ise ortada bile yoktu. İsrail, 1948’de kurulmuştur. Demekki plan çok derin ve eskidir.
Haim Nahum, Osmanlı’nın şahsında İslam’ı ve Müslümanlığı yok etme planının öncüsü olmuştur. Bu yok edişi gerçekleştirmek için de büyük bir plan hazırlamıştır. Plan daha 29 Ağustos 1897 tarihinde İsviçre'nin Basel şehrinde Thedore Herzl başkanlığında yapılan birinci Siyonist Kongresine dayanmaktadır.
“Haim Nahum Doktrini” denilen 7 maddelik plan asrın çöküş planıdır.”
İşte Haim Nahum Doktrini’nin 7 maddesi!!! Malumunuz, 7 rakamı Tevrat'ta kutsal rakamdır.
Madde: 1
Türk Milleti’ni aç bırakacaksınız.
Resmi rakamlarla açıklanan verilere bakarak açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına bakalım. Ağustos 2025 ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 25 bin 092, yoksulluk sınırı ise 81 bin 734 lira. Halkın % 45’i asgari ücretli olarak çalışmaktadır. Bu rakamların altında gelire sahip olan halkın hangi standartta yaşadığını görebilirsiniz. Şimdi dikkat ediniz, halk aç ve yoksul bırakılmış mı bırakılmamış mı? Kararı siz verin.
Şimdiki emeklilik sisteminde olanlar aynı sene çalışma ile ancak maaş olarak brüt ücretlerinin %40’ını alabilmektedir. Yani Brüt ücreti 22.000 TL olan bir asgari ücretli, 8,800 lira emekli maaşı alacak demektir. Ülkemizin insanlarının alım gücünün her geçen gün azaltıldığını görüyorsunuz.
Bunun sebebi, biz fakirleşelim paramızın alım gücü düşsün, yabancılar gelsin mülklerimizi ucuza satın alsınlar. Amaçlanan net olarak budur. Bilinmelidir ki, Enflasyon canavarı, en çok fakirin ekmeğinden çalmaktadır.
Madde: 2
Türk Milleti’ni işsiz bırakacaksınız.
Açıklanan ve açıklanmayan işsizlik rakamlarına bakarak cevap verelim. Resmi rakam %8.6 gerçekte olan rakam bunun 2 katı %17-18 aralığın dadır. Çalışmayan, çalışamayan, işsiz ama işsizlik ödeneği alarak günde 345 TL verilen milyonlar var. Hepsini hesaplayınca yaklaşık 11,4 Milyonu bulan işsiz insanımız bulunmaktadır.
Bu ülke tüm imkanları ile 50 milyon çalışan sayısına ulaşmadan fakirliği önlemek imkânsızdır. Sosyal yardımlarla, geçici desteklemelerle olacak iş değildir. Emekli sayısı zamana yayılarak, çalışan sayısının dörtte birine sabitlenmeli ve bu denge asla bozulmamalıdır. Çünkü dünya ortalaması bu ölçektedir.
Madde: 3
Türk Milleti’ni borca esir edeceksiniz.
Bir insan işsiz ise, zaten parası ve geliri de sınırlıdır. Rutin harcamalarını temel ihtiyaçlarını bile borç ve kredi ile karşılamak zorunda kalır. Kredi kartına mahkum olan milyonlar bulunmaktadır. Rakamlarla kafa karıştırmayalım ama hane halkı borcu küçümsenecek boyutta değildir. Her fert teker teker borca mahkum edilmiştir. Borçlu vatandaşın aklı borcunda olur ve başka birşey düşünemez.
Borca mahkum olan sadece vatandaş değildir. Dünya Bankası raporuna göre Türkiye dış borçta 120 ülke arasında yaklaşık 525 milyar dolar dış borçla en çok dış borcu olan 6. Ülke olmuştur. Bu rakam GSYH’nın yarısına yakındır. Dahası içerden alınan borçlardan söz etmiyorum bile.
Dahası da var; Türkiye Varlık Fonu ile, dolar cinsi tahvil borçlanması için bazı yabancı kuruluşlara talimat verildi. Anlayacağınız, borç bitmeyecek, bitirilmeyecek, hazırlanan torba yasalarla katlanarak artacaktır.
Madde: 4
Türk Milleti’ni dininden (gerçek İslam’dan) uzaklaştıracaksınız.
Yalan yanlış bilgi ve hurafeleri İslam bu diye anlattılar. İnsanların Allah ile aralarına girdiler. “Elhamdülillah Müslümanım” diyen birçok insanımız, din tacirlerinin oyuncağı olup dinlerinden uzaklaştırılmadılar mı? Saf ve temiz Anadolu Müslümanlığı kirletilmiştir. Taciz, tecavüz her türlü ahlaksızlık haberlerde yer almaktadır. Ahlaki değerler, altüst edilmedi mi? Üstüne üstlük bunu güzel gösterdiler. Bu mu İslam, bu mu gerçek Müslüman? Gerçek İslam terk edilerek, Emevi gelenekleri İslam diye dayatılmaktadır.
Kimsenin kendini güvende hissetmediği, mağdur olduğunda hakkını arayacağı kendini savunacağı bir kurum ve merci kalmadı. Tecavüzcünün, tecavüzü ile hüküm sürdüğü bir toplum var edildi. İnsanlar, iman ve ahlak tahribatına uğratıldı.
“Devletin dini adalettir. Adaletin öldüğü gün devlette bitti.”demektir.
Madde: 5
Türk Milleti’ni böleceksiniz.
İnsanlar arasına nifak tohumları ekilmiş. Kimse kimseyi sevmez, herkes herkese şüphe ve nefretle bakar olmuş. Kendi gibi düşünmeyen insanlar “hain” damgası yemeye reva görülmüştür. Seçim sonuçları aslında ülkenin bölünmüşlüğünün tescilidir. Sorun ekonomik değil, ideolojiktir. Sadece fiyatları eleştirerek seçim kazanılamayacağı görülmüştür. Değişim, dönüşüm kavgası yapanlar şu hususu iyi bilmelidir. İdeolojik değişim olmadan ve hayatın her alanına yaygınlaştırılmadan kurtuluş yoktur.
Madde: 6
Türk Milleti’ni birbiriyle çarpıştıracaksınız.
Ülke her konuda, fikren ikiye bölündü. Kolay kolay da ortak konularda milli duygularda bile bir araya gelememektedir. Şüphe hali her yere hakim. Irk, tarikat, mezhep, siyasi görüş ayrılıkları oluşturuldu, eski yaralar kaşınıp tahrik ediliyor ki, insanların kin ve nefret duyguları depreşsin. Huzur ortamı daima yerini gergin bir atmosfere bırakmaktadır. Sorunsuz geçen bir ayımız bile yoktur. Ülke gündemi daima entrika ve sinsi politikalarla meşgul edilmektedir.
Toplumun aydın sınıfı dışlanıp, iyiler kötü, kötüler iyi gibi gösterilmektedir. İktidar böylelikle kitlelerin kendilerine tabi olmasını sağlanmaktadır.
Madde: 7
Türk Milleti’ni yumuşak lokma haline getirip yutacaksınız.
Dünya’da neredeyse hiç dostumuz kalmamıştır. Müslüman bildiğimiz, İslam ülkelerinin bile nefretini üzerimize çekmiş durumdayız. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuzey Afrika’daki ülkeler Türk mallarına karşı boykot eylemleri yapmaktadırlar. Sınırlarımızın etrafında farklı bölgeler de savaşlar olmaktadır. Siyasallaşan Ordumuz tamamen meşgul edilmektedir. Türkiye mülteci adı altında işgal edilmiştir. İşgalin olmadığı tek yer vergi daireleridir. Vergileri Türk Vatandaşları ödemekte, mülteciler keyifle yemektedirler. Yaşamakta olduğumuz ağır yoksulluğun temel sebebi budur.
Türkiye’nin daha fazla bölünmeye tahammülü yoktur. Zayıflayan, güçsüzleşen ülkeler ve milletler bir gün esir olarak uyanırlar. Tarih sahnesinden silinirler. Göstergeler ülkemizin oraya doğru gittiğini işaret etmektedir. Tersini düşünenler varsa ikna edici fikirlerini yazabilirler.
Bu paylaşımı okuduktan sonra, başınızı iki elinizin arasına alın. Yazdıklarımın hepsi olmuşmudur? Olanlar bir plân dahilinde yapılmışmıdır değerlendirin. Sonra İran-İsrail savaşını bir düşünün. Son hedefin Türkiye olduğunu aklınıza yazın. Ülkemiz göz göre göre elden giderken halen uyumaya devam ediyorsak, biz değil uyumak ölmeyi hak ediyoruz demektir. Duyarlı yurttaş olursa çok şey hallederiz. Tahran'a füzeler düşerken dizi seyrettiğini sananlar, yarın bir gün füzeler başımıza yağarken geçeği anlayacaklardır. Ancak iş işten geçmiş olacaktır.
Kaynak:
-------------
Google'dan Haim Nahum plânı yazıp, daha geniş bilgileri okuyabilirsiniz.
(18, Haziran, 2025-Ankara)